Yıl kaç hatırlamıyorum…
Ama yeri gayet iyi hatırlıyorum.
Kayseri’deki sporun mabedi, Kayseri Atatürk stadı ki, şimdi yerinde AVM uçuşuyor.
Aynı yere bugün adını Kadir Has olarak koydukları stadın daha da görkemlisi yapılabileceği halde, rant uğruna stadı şehrin oldukça dışına taşıdılar.
Kayserispor’un bir maçı var, kapalı, iki kale arkası ve açık tribün dolu…
Bu statta yaz günleri pişer, kış günleri ise, ne kadar sıkı giyinirsen giyin, “İminin itiybi” titrersin.
Bir taraf kale arkası, “Taraftarın hası” ile doludur, hiç oturmazlar…
Ötekiler, maçın başından sonuna kadar oturdukları yerde şemşamer çitler de görevlilerin temizleyinceye kadar canı çıkar…
XXX
O maçta bizlerde basın olarak “Basın tribününe suphanallah tespihi gibi dizildik elbette….
Maç başladı, bitti, sonucun ne olduğunu da pek hatırlamıyorum, ama Kayserispor için iyi bir sonuç olmadı ki, topluca hakem üçlüsüne veryansın ettik, hatta ben o günkü yorum yazımda başlığı “Kara cübbeliler” olarak atmıştım.
XXX
Kayseri’mizin yetiştirdiği, o zamanın faal hakemlerinden çok sevdiğim Fikri Gençaslan geldi..
“Abi… Tamam, yaz da kara cübbeliler demeseymişsin” dedi…
“Neden” dedim, “Sahaya çıkarken karalar giyinmiyor musunuz?”
O zamanlarda hakemler maça çıkarken simsiyah forma ile çıkarlar, sadece yakaları beyaz olurdu, bugünkü gibi renkli giymezlerdi.
Sohbet ettik, gülüştük, gönlünü aldık, ayrıldık…
Ama…
Oturdum düşündüm, maç sonucuna hep hakemler mi etki ediyor?
Takımlar gol atıyor da hepsini iptal mi ediyor?
Fikri Gençaslan’ın dediği gibi, “İbrahim abi, ne görürlerse, görebilirlerse” onu çalıyorlar…
Dahası, şimdi “VAR” denilen bir sistem var, hakem isterse oraya gidiyor ya da “VAR hakemleri” uyarıyor.
Ayrıca polis müdürlerinin nezaretinde polis ekipleri olurdu. Sahaya öyle başıboş kimseyi sokmazlardı. Hakem bitiş düdüğünü çaldı mı, hazır olan görevli ekip, hemen hakemin yanına koşar, kimseyi, yanına sokmazdı.
Şimdi?
Boynuna akredite kartını takan, sanıyor ki her yere girebilirim.
Dahası…
Maç sonrasında hiçbir takımın yöneticisi veya teknik adamı, açıklama yapmazdı.
Hele bugün olduğu gibi, açıklama yapmak gibi bir sorumluluğu da yoktu.
Yayıncı kuruluş ile yayın sözleşmesi yapılıyor, teknik adamların maç sonrası basın önünde konuşması mecburiyeti anlaşmaya konuluyor.
Adamın takımı, istediği sonucu almamış, ne desin?
Aklı başında olan iki laf edip, “Önümüzdeki maçlara bakacağız” diyerek kalkıp gidiyor, ama bazı hırslı olan yeni yetme teknik adamlar, bazen büyüklerini de örnek alarak hakeme verip veriştiriyor.
Sen takımını saha kenarından iyi yönettin de hakem mi engel oldu?
Senin takımın saha içinde dört dörtlük oynadı da hakem mi engel oldu?
XXX
İçte bütün bu olumsuzlukların çözülmesi için gerekli olan şey, kulüpler birliği tarafından seçilen TFF yönetiminin öncelikler spor sahalarının içinde gelenlerden oluşması gerekir.
Kurulları, yine spor sahası içinden gelenlerden oluşması gerekir…
Siyaset asla federasyonun içine sokulmamalı, tam bağımsız bir kuruluş olmalı…
Size bir şey diyeyim mi?
Hani bugün hakemler renkli giysilerle ile sahaya çıkıyorlar, kara giysileri yok ya…
Buna karşılık, federasyon içinde ne yazık ki kara kalpliler var.
Her yerde olduğu gibi, burada da koltuk olsun, gerisi teferruat…
XXX
Bütün bunların dışında, sporda, özellikle futboldaki kötü niyetlileri ayrı tutuyorum.