Bir çocuk şarkısıydı galiba…
“Bugün bayram / Neşe doluyor insan…”
Yarın bayram, “KURBAN BAYRAMI” da acaba neşe dolacak mı insan?
Bayramı, bayram gibi yaşamanın koşulların içinda mi yaşıyoruz acaba?
Örneğin sılaya gidebiliyor muyuz?
Kurban bayramı olduğuna göre kurban kesebiliyor muyuz?
Gerçi genel ittifsak edilen kanaat odur ki, kurban kesmek farz değil, imkanı olanlar keser, bir bölümünü evine ayırırken, kalanı fakir fukaraya dağıtır…
Kurban kesebilecek durumda olanlar, tatillere gitmek, oraya buraya bağışta bulunmak yerine, evlerinde oturup kurban kesip de etlerini dağıtacaklar mı örneğin?
Sanmıyorum…
Bu bayram da yakın geçmişteki bayramlar gibi, aynı tas, aynı hamam, işin ilginç yanı, yellaklar da aynı, müşteriler de.
Bir da adını bile anmak istemediğim bir sözde vakıf, reklam yapıyoor, “Kurbanlarınızı bize bağışlayın, Afrikadaki aç insanları doyuralım” gibisinden.
Memleketiyin aç insanları bitti, hepsi doydu maşallah da sıra Afrika kırasındadki muhtaçlara geldi.
Bu nasıl bir anlayış, anlamak mümkün değil.
İşçi kurban kesebiliyor mu?
Yok…
Memur kurban kesiyor mu?
Yok…
Emekli kurban kesiyor mu?
Yok…
O zaman bu nasıl bir kurban bayramı?
Daha eski bayramı anlatıp da onları özlediğimizden söz etmiyorum, edemiyorum.
Gelecek yıllarda bayramlaşmayı da unutacağız, mesaj yazacak olanlar olursa, onlara cevap da vermeyeceğim zaten.
O ne öyle, “Bayramım mübarek” olacakmış.
Ben istemiyorum öyle böyle bayram…
Bayramı, bayram gibi yaşayacaksam yaşayayım, yoksa istemem…
Bugün son…
Belki de son bayramım, Allah bilir, belli mi olur…
Yaşım gelmiş seksene, kendi sülalemin en büyüğüyüm. Belki bir kişi daha vardır, aklıma gelmiyor.
Bu yaşımda ben mi arayacağım.
Aramıyorum…
Çekilecek mesajları da kabul etmiyorum, boşuna zahmet etmeyin…
Haaa…
Şimdi de huysuz ihtiyar mı oldum?
Hayır, huysuz değilim, sadece kendinize gelin diyorum o kadar…
Buradan sadece okuyanlarımın bayramını kutluyor, sağlık ve huzur içinde geçirmelerini diliyorum…
İşte o kadar…
Neşe dolmuyor insan…