Doğru mu hatırlıyorum pek bilemiyorum.
Çocukluğumuzda bağa göçülen olduğumuz günlerde, bazen hava birden bire patlar, yağmur, dolu, rüzgâr ve şimşek birbirine girerdi ve biz çocuklar hemen “Ali var… Ali var… Ali var…” diye çığrışmaya başlardık.
Bu Meteorolojik durum, beş dakika içinde son bulur, güneşten kavrulan toprağın mis gibi kokusu ortaya çıkardı.
Elbette yazımın konusu o “Ali” değil…
XXX
Bildiğim kadarıyla spor camiasında iki Ali var…
Biri, geçtiğimiz pazar günü 16 bin küsur oyla üçüncü dönem Fenerbahçe başkanlığına seçilen Koç Ali…
Diğeri ise, ilk toplantıda çoğunluk sağlanamadığı için ikinci toplantısında var olan sayısı ile Kayserispor başkanlığına seçilen İmam Ali…
Konumuzu elbette anladınız, Kayserispor…
Eğer bana “Na’pcan Kayserispor’u boşver” derseniz, elbette anlarım.
Zaten Kayserispor konusunda yazmak da pek hoşuma gitmiyor.
Önce bir Kayserispor tarihine bakalım isterseniz.
Çünkü “Türkiye ligleri” olduğundan bu yana, spor para ile ayakta durabiliyor ancak.
Kuruluşunda, Kayseri’nin sporsever varlıklı kişileri ile sporun içinden gelenleri yönetiyordu.
O dönemlerde Kayseri’nin bankası olan İşçi Kredi bankası finanse ederdi.
Başında genel müdür olarak Rahmetli Rifat Bey vardı.
Sonra Kayseri belediyesi el attı, esti yağdı her ne kadar süper ligde varlık gösteremese de.
Belediyelerin katkısı yasaklanınca, bu kez varlıklı iş adamları devreye girdi, onların da gücü bir yere kadar yetti.
Ama siyaset Kayserispor’dan elini hiç çekmedi, çekemedi…
Kayserispor’un en büyük ve onarılamaz kusurudur.
Bağıranın bol, küçük de olsa desteği olmayan taraftarı.
Bugüne kadar bütün yönetimlere söyledik, taraftarı üye edin, sahip çıkmayı öğretin diye ama yönetime gelenlerin hemen hepsi, kulübü babalarının malı sandılar.
Bugün para varsa kulüp vardır, yoksa da ancak bu kadar olur.
XXX
Bir dönem rahmetli Pastırmacı Bekir Selçuki Kayserispor’da yönetim kurulu üyesi idi.
Almıştı eline bağış makbuzunu, Millet caddesinin bir başında girerek bütün esnaftan yardım topluyordu.
Bizlerde “Basın” sıfatı ile peşindeydik.
Herkes, cebindeki kadar parayı ayıp olmasın, gelmişler gibisinden çıkarıp veriyordu.
Caddenin sonuna geldik di ki, Eczaneye girdik.
Eczacı, Bekir abiyi elbette tanıyordu, çünkü komşusu idi.
Şöyle sertçe baktı “Ne var?” gibisinden, Bekir abi de “Yardım topluyoruz Kayserispor’a” dedi, diyebildi ancak…
Eczacı amca pür hiddet hepimizi birden kovdu.
Şaşkına dönmüştük, niye ki?
Ne gibi bir saygısızlığımız olmuştu?
Oradan çıkınca rahmetli Bekir Abi, alı al, moru mor yardım toplamayı bıraktı, bizlerde dağıldık.
İşte Kayserispor’un kaderi bu…
O günden bu yana değişin bir şey olmadı.
Para varsa üst sıralarda ligi tamamlıyorsun, para yoksa ancak 14. Sırada, önümüzdeki sezon da değişen bir şey olmayacak.
Neden?
Kayseri’de Kayserispor’a sahip çıkacak yok ta ondan.
Na’apsın bizim İmam Ali?