Öküz konusundan önce…
Bugün (Dün) salı günü idi ya, TBMM’de grup toplantıları vardı her salı olduğu gibi.
Benim en sevdiğim grup toplantısı ise MHP’nin toplantısı ve o toplantıda Devlet Bahçeli’nin konuşmaları oluyor.
O konuştukça, kendi kendime “Anlat anlat, heyecanlı oluyor” diyorum.
Hele araya kattığı o süslü lafları yok mu, bayılıyorum doğrusu.
Peş peşe gelen o veciz(!) sözleri dinlemeye değer, öneririm.
Birilerine çatması, devlet işleyişi hakkında peş peşe kurduğu cümleler…
Bu hafta bir söz dikkatimi çekti.
“Çürük tahtaya küflü çivi çakmak…” gibi bir benzetmede bulundu.
Hani çürük tahtaya paslı çivi dese, anlayacağım, ben hayatımda küflü çivi hiç görmedim de paslı çivi çok gördüm.
İşte bu türden olağanüstü cümleler kurması, beni seyretmeye zorluyor…
XXX
Gelelim “Öküz” konusuna…
Bu “Öküz”, hepinizin bildiği “Sarı Öküz”, aslanın karnı doysun diye ilk verilen.
Elbette hikâyesini hemen herkes bilir, oraya girmeyelim şimdi…
Ancak Sarı Öküz verilmeden önce, Benekli Öküz çok itiraz etmiş, gelecek tehlikeyi ortaya koysa da, kimseyi ikna edememiş…
Neden?
Çünkü karşınızdakine ne kadar doğruları anlatırsanız anlatın, o ancak anlama kapasitesi kadar anlar.
AKP Genel Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanı, hafta içinde bir toplantıda, “Yeni” anayasa yapımının gerekliliğine vurgu yaparak, mutlaka yeni bir anayasa yapılacağını savundu, muhalefeti de bunu desteklemeye çağırdı.
Elbette “Yeni” adı altında bir anayasa yapmak, yasal olarak mümkün değil, defalarca anlattık. İlk 4 maddesi kalmak üzere, maddelerinde sayısal çoğunluk izin verirse, değişiklik yapabilirsiniz.
Cumhur İttifakı’nın istediği anayasa değişikliği, Sarı Öküzün ta kendisidir. Ülke ve millet olarak dikkat edilmezse, bütün sürü elden gidecektir.
XXX
“Hilafet” diye tutturanlara…
Halife, öncekinden sonra gelene denir, bu birincisi…
İkincisi…
Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ömer ve Hz. Ali, birbirinden sonra gelmeleri itibariyle birbirinin halefi olurlar.
Ancak…
İslâm tarihinde Hz. Ömer'den itibaren devlet başkanlarına verilen unvan.
İslâm devlet başkanlarına “Halife” veya “İmam” denilse de, esas unvanları, “Devleti yöneten” anlamındaki “Emîrü'l-mü'minîn” unvanıdır.
Müminleri yöneten anlamında…
Ayrıca sunu da iyi bilin ki, “Emîrü'l-mü'minîn” seçimle işbaşına gelmiştir. Halife ise emeviler döneminde babadan oğula geçmiştir…
Sapla samanı birbirine karıştırmayalım ve “Hilafet” türküsü çağırmayalım…
Konuları birbirine bağlarsak…
Sarı Öküzü bir kere giderse, ardında sürünün tamamının da gideceğini unutmayın…