Halkımızın diline yerleşmiş bazı sözler vardır.
Gerçi tamamını söyleyince biraz ayıp olur ama yeri geldiğinde kullanılırsa, konunun içine cuk diye oturur.
Bu söz de onlardan biri…
“İşini bilmeyen kasap…” diye başlar, gerisini yazamam, yazı içinde ayıp kaçar…
XXX
Maliyet hesabı diye muhasebede bir hesap birimi vardır…
Özellikle üretim yapan kuruluşlarda çok önemlidir.
Gerçi ticaret ile uğraşıyorsanız her zaman önemlidir.
Dahası, aile ekonomisinde bile farkında olmadan maliyet hesabı yaparsınız…
Bir de karşılaştırmalı maliyet hesabı vardır…
Bir işte, getirisi nedir, götürüsü nedir, ikisi de hesaplanır ve karşılaştırılır.
Hangisi çıkarlara uygun, karlı ise o yönde hareket edilir.
Getireceği faydalar ile götüreceği faydalar üzerinde hassasiyetle durmak gerekir…
Bu hesapları Ticaret Liseliler ve hatta “Yüksek Ticaret Mektebi” mezunları(!) çok iyi bilirler, bilmeleri gerekir…
XXX
Şimdi gelelim konuya…
Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri vardır.
Yani madenleri vardır.
Bu madenler, eskiden devlet tarafından işletilirken, yakın geçmişte hemen hepsi özel sektör tarafından işletilmeye başlamıştır.
Hal böyle olunca da getiri, götürü hesabı bir yana bırakılmış, hüpletme operasyonları daha ön plana çıkartılmıştır.
Soma ve Amasra maden işletmelerindeki kazalar ve bunların sorumlularının halen cezalandırılmamış olması, örnek olaydır.
Diğer yandan, bir de açık maden işletmeciliği vardır.
Altın aranır, termik santrallere kömür alınır arazide…
XXX
Son günlerde sıkça izlediğimiz haberlerin başında, açık maden işletmelerinde gördüğümüz ekili, dikili ve orman arazilerinin, maden işletmelerine peşkeş çekilmesi nedeniyle doğanın ve ekili alanların tahrip edilmesidir.
Ekolojik dengenin bozulmasına ve yerel halkın itirazları hiçe sayılarak…
En son izlemekte olduğumuz olay ise, Akbelen’de termik santral için orman katliamının yine yerel halkının yoğun itirazına rağmen sürdürülüyor olmasıdır…
Burasının “Çed raporu” var mı diye sormayacağım, o raporun nasıl verildiğini az çok düşünebiliyoruz.
Bu işlerde “Maliyet hesabı” asla yapılmamakta olduğunu da biliyoruz.
Doğanın dengesinin düşünülmediğini de biliyoruz.
Hadi diyelim ki maliyet hesabı yaptık, tahrip edilen orman ve ekili, dikili alanlar, işlem bittikten sonra eski haline getirilmesi gerekmez mi?
Gerekmesine gerekir, ancak işi biten başını alıp gidiyor.
Akbelen termik santralını da Limak Holding ile İçtaş Holdinğ’in ortaklığındaki YK Enerji yapıyor.
Her iki şirketi de çok iyi tanıyoruz.
İşleri nasıl götürdüklerini de biliyoruz.
Ama soruyorum…
O ruhsatı alırken, o genişlemeyi yaparken, getiri-götürü hesabı mı yaptınız yoksa hüpletme hesabı mı?