Selam vereceğim, iki çift laf edeceğim, bir tek de soru soracağım ki, yazabilelim. Ama ara ki bulasın ilgilileri.
Ülke genelinin ekonomik sorunları Kayseri’ye hiç uğramamış, aradıklarımız açılışlar, temel atmalar, “Dışarıda programı var” cevapları, oradan oraya yikinip duruyorlar maşallah.
Millet dersen, onlar da o kadar memnun ki, avrat uşak, çoluk çocuk, tavuk cücük, sevinçlerinden neredeyse kanat takıp uçacaklar sanırım.
Hayır, elbette gideceksiniz, de bir es verip ne diyecek bu adam deseniz de biz de yazımızı yazsak, le değil mi ama?
XXX
Çocukluğumuzdan beri bildiğimiz, içinde “Park” diye oynadığımız, yine içinde korunması gerekli binaların da olduğu Kayseri’nin güzel yerlerinden biri olan “GÜLTEPE PARKI” hangi akla hizmet, ne amaçlayarak, kime hizmet edercesine, kime rant sağlama çabası içinde imara açılmış?
Yerel mahkemenin iptal etmesine rağmen, yargıtay iptali etmiş.
Kayseri’de 1984 yılında bu yana rant ekonomisi aldı başını gidiyor. O güzelim memleket, beton yığınına döndü. Döndürenlere ne diyeceğimi bilemiyorum ama, ben “Meclis üyesi” sıfatımla zamanında çok kavga verdim, yapmayın, etmeyin, Kayseri böylesi dar alanda yoğunluğu kaldırmaz dedim, başaramadım.
Şimdi merkezi yerde araziler azaldı, ranta açmak için en olmaması gereken yerler imara açıldı.
Sormak istiyorum…
Hangi akla hizmet ediyorsunuz?
Hangi amacı kimler için kullanıyorsunuz?
Bu uygulamaları yaparken, zerre miktar vicdanınız sızlamıyor mu?
Ne istiyorsunuz GÜLTEPE PARKI alanından?
Elbette kendimiz diyoruz, kendimiz dinliyoruz. Yazık, yazıklar olsun vicdanı olmayanlara.
Gelecek günlerde ülkenin en uzun parkı unvanını taşıyan “İNÖNÜ PARKI”nı da imara açar beton yığını haline getirirseniz, hiç şaşırmayacağım.
XXX
Arkadaşımız Sayın Recep BULUT, bu konuyu uzun uzun anlatmış. Ben de oradan öğrendim ve merakla araştırayım istedim de ne mümkün…
Aslında bu işlemler sırasında neler olduğunu gayet iyi biliyoruz da, ispat olanağımız olmadığı için tek kelime edemiyoruz.
Ama şu kadarını söyleyeyim…
Belediyeler, Başkanları ve meclis üyeler, Kayseri’yi betonlaştırma vebali altında ezilecekler. Bir gün gelecek, onlar da “Allah bizi affetsin” diyecekler ama, Allah inşallah onları affetmesin, bu dünyada değilse de öteki dünyada sorsun, “Gelin bakalım, bu yaptıklarınızın geçerli gerekçesi nedir?” desin. Onlar da verebiliyorlarsa hesabını versinler.
Yöneticilere gelince…
Sormadan yazmak benim etik değerlerime aykırı olmasına rağmen, sormaya imkan vermediğiniz için sizleri kınıyorum ve bundan sora da dinlemiyorum sizleri.
Doğru-yanlış, epri-söbe, düşündüklerimi yazacağım, siz düzeltin artık…
Bir sözüm de Kayseri milletine…
Avrat uşak, çoluk çocuk, tavuk cücük kanat takıp uçmaya yeltenmeyi bir kenara bırakın da Kayseri ne hale geliyor, ona bakın biraz…
Duyarlı olun yahu…