Az biraz değer verince, kendini dev aynasında görenler var ya…
Nereden ve nasıl nereye geldiklerini bilmeyenler…
Onlar için kullanıyorum bu soğanın pülü, üzümün çöpü, şapkamın tereği gibi tanımlamaları..
Daha var da, edep gereği yazmıyorum, yazamıyorum…
XXX
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i aklıbaşında nezaketli birisi sanırdım ama yanılmışım.
Neden mi?
Anlatayım, saklım yok, gizlim yok…
Geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı ile bir röpörtaj yapmış, televizyonların verdiği kadarı ile izledim…
Elbette bir parti, siyaset içinde kendi kararlarını özgürce alabilmeli, seçmen dışında hiç kimseye de hesap vermemeli.
Buraya kadar söyledikleri doğru, 81 ilde İYİ Parti olarak her hangi bir ittifak içinde olmadan yerel yöneticiler için aday gösterebilmeli.
Zaten kim ne diyebilir ki?
Ancak bu tavrını açıklarken, biraz nezaket sınırlarının dışına çıktığının farkında da olmalı.
İki genel seçimdir, İYİ Parti Genel Başkanı sıfatın ile meclise girememişsin.
Neden?
Kurulduğunda hiçbir şey idin, CHP destek verdi, hem devlet yardımı aldın, hem de seçime girebildin. Hem de CHP ile ittifakın sayesinde meclise milletvekili soktun…
Kendin giremediysen de…
Göster, her ilde belediye başkanı adayı göster, en tabi hakkındır parti olarak ama biraz da nezaket gerekmez mi Meral Hanım, bu ne şiddet be ne celal ve bu ne nezezaketsizlik ve iyilik bilmezlik.
Ayıp olmuyor mu?
Elbette oluyor, ben de millete havale ediyorum…
XXX
Gelelim bir açık mektuba…
Sayın
Feyzullah KESKİN
CHP Kayseri İl Başkanı…
Önce özür dilerim, geçen de dediğim gibi, hakkında bir şey yazacaksam, muhatabım ile önce bir görüşme yaparım diye size…
Ancak bu mektubun içeriği, o türden bir mektup değil
Konusu başka…
Seçim telaşından biraz kafanızı kaldırıp da ülkenin gündemine düşen olayları da takip ediyorsanız, üzerinize çok büyük bir görev düşüyor.
Takip ettiyseniz…
Etmiyorsanız da etmelisiniz.
Hüda-Par Genel Başkanı, Türkiye Genelinde içkinin yasaklanmasını ve bunun da kanun yoluyla sağlanmasını açıkça ifade etmiştir…
Diğer yandan, ismi ile müsemma (İsmi ile özleşmiş, ismine uygun, benzer) bir gazetenin, Türkiye Kadın Veleybol Takımının en skorer ve başarılı oyuncusu Ebrar Karakurt’u hedef alarak; “Üzerinde şanlı Türk Bayrağı’nın bulunduğu formayla ülkemizi Avrupa'da temsil eden sapkın Ebrar Karakurt'a tepkiler çığ gibi büyürken, Türkiye Voleybol Federasyonu sapkınlığa sahip çıkmayı sürdürüyor.” ifadelerine…
Sözüm ona kendisini müslüman sıfatında gösteren adını bile yazmaya gerek görmediğim birinin aynı yönde yaptığı açıklamalara.
Tepki gösterdiniz, tavrınızı ortaya koydunuz mu?
O diyebilir, onlar diyebilir, onlar gibi düşünenler de diyebilir.
Peki, siz Cunuriyetin “Kurucu” Partisi olan CHP’nin İl Başkanı sıfatı ile böyle düşünenlere karşı “Höst… Geri bas… Burası Laik bir devlet” diye ayağa kalktınız mı?
Kaldı ki Laiklik, anayasal güvence altında iken ve hayalperestler, hayal dünyalarında yaşarken sapık düşüncelerini millete dikte ettirmelerine karşı bir diyeceğiniz yok mu?
Ettiyseniz, edebildiyseniz, sözüm yok, mektubumu geri çekiyorum.
Cevap verme hakkına sahipsiniz…
Saygılarımla…
İbrahim PEKBAY
Çimdik Köşesi Yazarı
XXX
Voleybol Federasyon Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, teknik ekibe ve sporcu kızlarımıza şöyle seslenir.
“Şampiyonluk için ne versek az. Prim olur, başka bir şey olur. Tüm özel isteklerinizi yerine getireceğiz. Salonda işiniz bitti. Şimdi söz sırası sizde.”
Önce İtalyan hoca söz aldı: “Bu konuda konuşması gereken oyuncularım..” diyerek sözü Kaptan Eda Erdem’e bırakır.
Bulundukları salon bir anda derin bir sessizliğe bürünür. Kimseden çıt çıkmıyordur.
Ve Eda çok kısa konuşur:
"Atatürk’ün sporcu kızları, ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz. Ne prim ister, ne de başka özel bir şey. 85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter..”
Bu cevap da yüzsüz, şarlatan ve beyni sulanmış, kızlarımızı aşağılamaya çalışan kesimlere tokat olsun…
XXX
Ekonomi litaratürüne yeni bir tanımlama girdi…
Şöyle…
Cumhurbaşkanı Erdoğan enflasyon ve hayat pahalılığına ilişkin "Etiketlerde ve ilanlarda yüksek oranda fiyat artışı yapılıyor. Çalışanların ücretlerine yapılan her artış cebe girmeden artışlar her hizmete yansıtılıyor. Aynı ürün ve hizmetin farklı yerlerdeki fiyat makasının çok açıldığı durumlar var. Demek ki bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız. Bu da sorunun ekonomik değil psikolojik olduğuna işaret ediyor."
Dedi…
Haklıdır ya da değildir ama “Psikolojik enflasyon” diye bir terimimizi de oldu…
Şükür…