Belli bir yaşa geldikten sonra, hemen her bayram öncesi günlerde yeniliklere ayak uyduramayanların söylediği sözdür…
“Ah o eski bayramlar…”
Nesi vardır o eski bayramlarla bugünün bayramları arasında?
Fark var derseniz, haklısınız, var.
Ancak o gününün koşulları ile bu günün koşulları arasında da azımsanmayacak kadar büyük fark var.
Yaşlılar şöyle ister, özellikle çalışan gençler böyle ister ve hep genç kuşakların dediği olur ve “Ah o eski bayramlar” diye sızlananların sızlanmaları boşa çıkar.
Oysa genciyle, yaşlısıyla yine bir öz söze uygun olarak “Çıkan ne ise, yakışan odur” diyerek bayramları karşılamak ve uğurlamakta fayda var.
En azından böyle düşünürsek üzülmeyiz.
Eğer söze “Bizim zamanımızla…” diyerek başlamaya ve bugünle karşılaştırmaya kalkışırsak, yanlış yapmış oluruz.
Örneğin biz…
Dört kişilik bir aile idik ve Kayseri dışındaydık, babam memurdu.
O günlerde bile bayramlarda memlekete her bayramda gelemezdik ekonomik koşullar nedeniyle. Belki iki senede bir, belki senede sadece bir bayram…
Çoğu bayramlarda kurban kesemezdik…
Elimizde telefon yoktu, bayramları topu ile kart alır, topluca bayram kartı atardık akraba, eş dost ve yakınlara…
Ancak bir şeyimizi rahmetli babam hiç eksik etmedi her şeye rağmen…
Bayramlıklarımız…
Ya iki çocuğa bayramlık alacaksın, ya da bayram ziyaretine memlekete gideceksin.
Babam her zaman çocuklarını seçmiştir.
İşte dostlar…
Bu hafta “Kurban Bayramı” haftası…
Bırakın eski günlere öykünmeyi, gelin bayramlaşalım ve bu haftayı herkes istediği gibi ama bayram havasında geçirsin.
Bu hafta dertleri bile zevk edelim, neşemize ayrılık, küslük engel olmasın.
Bayramınız bayram, keyfiniz yerinde olsun. Kurban bayramınız kutlu olsun…