Hani dilinin ucuna gelir, diyeceksin de diyemezsin, boğazına laf takılır kalır da söylersin ya, işte öyle bir şey…
Nereden buldu telefonumu da beni aradı diyeceğim ama sosyal medya hesabıma bakıldığında kabak gibi ortada numaram…
Neden?
Saklayacak, saklanacak bir şeyim yok da ondan. Herkese açığım, herkese karşı hazır ve nazırım…
Telefonu açar açmaz makineli tüfek gibi saydırmaya başladı…
Bir kadın…
Dur anam, bi kendini tanıt bakalım, derdin ne demeye de kalmadı.
Açtı ağzını, yumdu gözünü, vay ben kadın veleybol takımını nasıl savunurmuşum…
Belli, bunun da beyni yıkanmışlardan. Aklını kiraya verenlerden, din diye kendine ne öğretiliyorssa, yanlış doğru, onun peşinden gidenlerden…
Tam bir cahil, tam bir zavallı…
Sonra da “Cehaletle ne ile ilgisi var” dedim, O’na dayatılan dini öğreneceğine, Kuran okusa da oradaki dini doğru bir şekilde öğrense, sonra gelse kadın voleybol takımı hakkında konuşma hakkı olsa….
Neyse çok uzatmadık kapattık telefonu, ama benim sinirler boşaldı elbette…
Aslında yazılarıma karşı yapılan eleştirilere sabırlıyım ve saygılıyım da böylesi Çal çeneler zıvanadan çıkartıyor insanı…
XXX
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, kuruluş felsefesini uzun zamandan bu yana bir kenara bırakarak, devrin suyuna suyuna hareket etmeyi, siyaset yapmak sanan CHP’nin Türkiye sathıdaki tüm teşkilatının sorumlu olduğu bir konu…
Kadın voleybol takımı hakkında abuk-sabuk konuşanların üzerine gümbür gümbür gidemeyen bir kurucu irade partisi…
İçki yasağını “Kanun” ile dayatmaya kalkan zihniyetin üzerine gümbür gümbür gitmeyen kurucu siyasi partinin çaresizliği bu.
Ve daha neler neler ki, kendilerini siyaset yapar sanıyorlar.
Oysa onların görevi siyaset yapmaktan öte, öncelikle kuruluş ilkelerine, devrimlere sahip çıkmaktır.
Yapıyorlar mı?
Hayır yapmıyorlar, çünkü aradan 100 yıl geçti, onlar da unuttular, akarsuyun akışına bıraktılar kendilerini…
Havai fişekler patlatarak, törenler düzenleyerek kuruluş kutlamak yerine, toplumu bilinçlendirme yoluna gidemediler.
XXX
Yerel basının bir haberine göre…
Zonguldak Merkez'de hizmet veren Ulu Cami'de öğle vakti vaaz veren bir din görevlisi, A milli Kadın Voleybol Takımı’nın kıyafetini hedef gösterince cemaatin tepkisi ile karşılaştı.
Din görevlisi vaiz, "Zafere giden her yol mübah değildir" demiş…
Bu sözlerin ardından cemaat içinden bir yurttaş "Ne demek istiyorsun? Ne yapmışlar, bu nasıl bir eleştiri? Ben senin arkanda namaz kılmam" diyerek camiyi terk etmiş. Ardından da caminin yarısı, aynı tepkiyi göstererek camiyi terk etmişler…
XXX
Aslında bu ve benzeri tepkilerin her ortamda verilmesi gerekir ki, birilerinin hayalleri yıkılsın. Artık anlasınlar ki, ülkeyi kendi istedikleri yöne götüremeyecekler…
Bu konu daha çok tartışılacak…
Son sözüm mü? O da başlıkta…