Ankara Söğütözü’nde lüks bir kahvehane açılıyor.
İçinde tam 16 masası olacak…
Giriş için önceden yer ayırtacaksınız.
Öyle “Selamünaleyküm ağalar” diye dalacağınız bir mekân değil yani…
XXX
Şimdi sizler “Ne kahvehanesi, ne diyorsun sen be…” diye biraz sertçe çıkışacaksınız ve son derece de haklısınız.
Nereden çıktı derseniz, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Bu son çıkışım” dediği parti gurup toplantısı kürsüsüne, bilindik söylevleri ile tekrar çıktı.
Aslında kürsüden söylediklerinde bir yanlışlık veya eksiklik var mı?
Doğrusunu isterseniz, yok.
Hepsinin altına imzamı da atarım ama anlattığı, toplumun yüze 25’ini ne yazık ki bugüne kadar geçmedi. O kesim de zaten hep aynı şeyleri söylüyor ve savunuyor.
Önemli olan, bu doğruların, milletin geneline olabildiğince yayılmasının sağlanmasından geçmektedir.
Biliyoruz, Türkiye hem içeride ekonomik olarak hem de dışarıda dış politika olarak zor günler geçirmektedir. Önümüzdeki beş yıl içinde de bu durumun düzeleceğinden çok da emin değilim ama konumuz da bu değil.
Atı alan Üsküdar’ı çoktaaaan geçmiş durumda.
Konu, o atın nerede ve nasıl durdurulacağında.
Kılıçdaroğlu, bunu sağlamak için “Altı masa değil, gerekirse 16 masa kuracağım” dedi gurup toplantısında.
Ben söyleyeceğim, soracağım da şu…
Altılı masanızda ne kadar uyum gördük ki, kahvehanenizin masa sayısını 16’ya çıkartınca ne faydasını göreceğiz, müşterileri mi artacak, müşteri kalitesi mi?
Yine masanın etrafına toplanacaksınız, bir kısmınız fayans döşerken, diğer bir kısmınız da pişpirik oynayacak.
Yani…
Her biri kazanma sevdası ile orada olacak, değişen de bir şey olmayacak, gelecekte bu gidiş ile de başarılı olma şansınız ne yazık ki hiç olmayacak…
Biz diyoruz Çatalağzı, siz diyorsunuz, sıcak su döküldü, yandı kolumun ağzı…
Laf taam olmadı, çünkü aslında böyle değil, yazılabilecek gibi de değil.
Neyde, olduysa da yazdım, olmadıysa da…
XXX
Çarşamba günü, CHP genel merkezinde İl başkanları toplantısı dâhil, birçok toplantı yapılacak.
CHP, bu toplantılardan ne sonuçlar çıkarmayı umuyor, bilemiyorum.
Ancak tahmin ettiğim şu: Kellem kellem la yenfa…
Türkçesi, kendin söyle kendin dile demektir.
Yapılacak iş belli, çalışmayı, çok çalışmayı, durmaksızın çalışmayı gerektirir. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve çözümleri, tolumun bir tamamına anlatarak yaymaktır.
Ama neredeeee…
Ancak kürsü muhabbeti, iç seçim kavgası…
Bu devran böyle gitmez efendiler…
Dahası, CHP, kuruluş ayarlarına tekrar dönmek zorundadır…
Ne pahasına olursa olsun.
XXX
Dipnot: Yarın hastane programım olduğu için yazamaya bilirim, izninizle…