Bildiğiniz gibi, Salı ve Çarşamba günleri, partilerin grup toplantıları yapılıyor ve ben bu toplantılardan İYİ Parti ve CHP’nin grup toplantılarını izlemeye değer buluyorum…
İYİ Partinin grup toplantısını izlemeyi değerli buluyorum, adım adım nereye doğru gitmeye çalıştıklarını yakalamaya çalışıyorum.
CHP’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı ile yaptığı grup toplantılarını izlemeyi değer buluyorum, seçimde önde gitmesi muhtemel olan ANA muhalefet partisi olduğu için.
Açıkça ifade etmek gerekirse, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu hafta yaptığı grup toplantısındaki konuşması ile partisini toparlamaya çalışıyor.
Çünkü parti tabanında ayrışmalar var.
Büyükçe bir bölümü, yerel yönetimlerde söz sahibi olabilmek için işbirliği taraftarı, diğer bir yarısı da işbirliğine karşı.
Böylesi bir anlayış içinde İYİ Partide özellikle İl bazında başarı beklemek çok zor.
Diğer yandan yerel yönetimler seçiminde etkin olan şeylerden birisi de gösterilecek adayın, o İl genelinde yoğun bir kabul görüyor olması gerekir.
Öyle ki, gösterilecek aday, diğer partilerin gösterdikleri adaydan daha bir “Kabul gören kişi” olması gerçeği var.
Sonuçta İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Salı günü grup toplantısındaki konuşması ile zücaciye dükkânına freni patlamış gibi bodoslama girdi de, hasar ne kadar çıkar bilemeyeceğim.
XXX
Gelelim ana muhalefet partisinin grup toplantısı analizine…
Genel Başkan Özgür özel, konuşmalarını genellikle kırıp dökmeden, ancak yeri ve zamanı gerektiğinde kıvrak bir zekâ ile sert bir kayayı, gediğine koymasını becerebiliyor.
İYİ Partinin birlikte işbirliği çağrısına “Saygı gösteririm” derken, hemen ardından İYİ Parti tabanına da güçlü bir çağrı yapıyor.
Onlara “Kucaklasak mı gari?” demeye getiriyor.
Daha da ötesi, yerel seçimlerde partilerinin belediye başkanlarını başarılarını anlatarak, “Halk için halkçı parti” demeye ve toplumun her katmanından, tüm partilerin tabanından oy istiyor.
Doğru bir yaklaşım mı?
Eğer propaganda sürecinde bu anlatımı ve anlayışı, örgütlerin de tam desteği ile sürdürebilirlerse neden başarı gelmesin?
Bana göre CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaklaşım tarzı çok basit…
Biz işimize bakalım, bırakın diğer partilerin üzerimizde oynamaya çalışacakları oyunlara, yeri geldiğinde aynı üslup ile cevap vermesini bilirim, siz karışmayın der gibi…
O zaman ne yapalım?
Kucaklaşalım mı gari, ne dersiniz? Derken, CHP için bir seçim sloganı önerim de var, eğer genel merkeze ulaşabilirse…
“Haydi Türkiye’m, kucaklaşalım mı?”
XXX
Değerli okurlar…
Önceki yazımda eğitim sisteminde söz etmiştim, önemli bir tarafını eksik bırakmışım, onu tamamlayayım izin verirseniz…
Eğitim sistemini anlatmakla beraber, öğrencinin eğitim içindeki disiplinsiz davranışları karşısında, ailelerin de aynı disiplinsiz durumunu anlattım.
Gördüğüm o ki, öğrencinin, öğretmene karşı saygısı da kalmamış…
Bizler okurken sokakta öğretmen ile karşılaştığımızda, hemen kenara doğru çekilir, yanyana geçerken baş selamı vererek saygımızı belli ederdik.
Şimdiki öğrenciler, sokakta öğretmeni görünce kıçını dönüyor ya da görmezden geliyor maşallah…
XXX
Diğer bir önemli konu ise, öğretmen geçimini sağlayamadığı için, okul dışında ek iş görmeye çalışıyor. Elbette bu durum, eğitme performansını da etkiliyor…
Son sözüm bu konuda…
Hani Müslümanız ya…
Şu sözü hatırlayabilir miyiz?
Aklınızın el verdiği ölçüde, inancınızı da önde tutarak ne anlatmak istediğini lütfen değerlendirir misiniz?
Söz Hz. Ali’ye aittir…
"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum."
Öğrencilerden köle olmalarını elbette beklemiyoruz, ancak saygı duymayı da bilmeleri gerekir.